8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun! Bu yazımızda, günün anlam ve önemine istinaden, çeviri geçmişinde kadının yerine değinmek istiyor ve bu vesileyle çalışmalarıyla tarihin akışını değiştiren, bilgi ve birikimleriyle toplumların gelişmesine katkıda bulunan geçmişin ve bugünün güçlü kadın çevirmenlerine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Özellikle başta Orta Çağ ve Rönesans dönemleri olmak üzere, kadınlar entelektüel dünyadan tamamen dışlanmış ve herhangi bir yazı kaleme alamıyorlardı. İster edebiyat ister bilim olsun, birçok alanda hiçbir söz hakları yoktu ve kendilerine dayatılan sansürden kaçabilmek için başka yöntemlere başvuruyorlardı. İşte çeviri, bu noktada devreye giriyor ve kadınların -öyle ya da böyle- seslerini duyurmalarına olanak sağlıyordu. Bu dönemin kadınları için çeviri, “toplum tarafından kabul edilebilir” tek yazı yazma uygulamalarından biri olarak görülüyordu. Ancak, yakın çevrelerinden daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmayı arzulayan kadınların çevirileri çoğu zaman “anonimlik” perdesinin arkasına saklanmak zorunda kalıyordu. İsimlerini gizlemek zorunda kalan kadınların yanı sıra, bazı kadınlar da eserlerinde eşlerinin isimlerini kullanmaya zorlanıyorlardı. Örneğin; Fransız çevirmen Anne Dacier (1654-1720) bu yollardan geçmiş bir kadın çevirmendi. Kendisi, Homeros, Plautus, Kallimakhos, Aristofanes gibi Latin ve Yunan yazarlardan yaptığı çevirileriyle tanınan ve çevirmen unvanını alan ilk kadındı. Anne Dacier, o dönemde çevirmenlik yapan bir kadın olduğu için eşi ile birlikte çalışmak zorunda kaldı ve tamamladığı tercümeleri eşi tarafından imzalandı. Anne Dacier, tüm bu kısıtlamalara rağmen, zamanın entelektüel ortamıyla bütünleşmeyi ve çalışmalarıyla tanınmayı başarabildi. Şair Kallimakhos’tan yaptığı çeviriler, kendisini başarıya ulaştırdı. Bu çalışmaları, Fransız bilim insanı Pierre Daniel-Huet’in dikkatini çekti. Çalışmalardan etkilenen Pierre Daniel-Huet, Dacier’i Latin klasiklerinin açıklamalı bir dizi baskısı olarak bilinen Delphin Classics‘e katkıda bulunmaya ve hatta baskıya hazırlamadan önce düzenlemeleri birlikte yapmaya davet etti.
Fransız matematikçi, fizikçi ve yazar Émilie du Châtelet ise çeviriyi “bilgi ve birikimini paylaşabileceği bir araç” olarak gören kadın çevirmenlerden biriydi. Özellikle de fizik konularına ilgisi olan Émilie du Châtelet, erkek bilim dünyasında kadının da yer ve itibar kazanmasını çeviri aracılığıyla sağlayacağına inanıyordu. Bu bağlamda, İngiliz fizikçi Newton’ın Principia (Prensipler) kitabını Fransızca’ya çevirerek bu alandaki bilgi ve becerilerinin başkaları tarafından da görünmesini sağladı. Öyle ki, Fransa, Newton’ı Émilie du Châtelet’nin bu çeviri eseri ile tanımış oldu ve bugün Fransa’da referans olarak bu çeviri eser esas alınmaya devam ediyor. Émilie du Châtelet, hayatı boyunca cinsiyetinin getirdiği kısıtlamalarla mücadele ederek vardığı bilimsel sonuçlarla fiziğin geleceğini belirledi. Newton’ın eserini çevirerek teorilerine büyük katkılarda bulundu. Ancak, bilime ve çeviriye olan tüm bu katkılarına rağmen ölümünden sonra yalnızca Fransız yazar Voltaire’in “sevgilisi” olarak anıldı. Voltaire ise Émilie du Châtelet’nin yaşadığı bu haksızlığı, “Tek suçu kadın olması olan büyük bir adam.” dile getirdi. Bu sözler, o döneme göre, kadın çalışmalarına değer veren bir iltifat olarak değerlendirildi.
Émilie du Châtelet ise ardında şu sözleri bıraktı:
“Beni kendi meziyetlerimle ya da meziyetlerimin olmaması ile değerlendirin (…) Ben kendi doğrumla, tüm söylediklerimle ve yaptıklarımla sadece kendisine sorumlu olan bütün bir kişiyim. (…) Dolayısıyla, tüm faziletlerimin toplamını aldığımda, itiraf etmeliyim ki, kimseden aşağı kalmamaktayım.”
Tüm dünyada ve ülkemizde geçmişten günümüze kadar azmi, cesareti ve bilgisi ile üreten, çalışan ve değer katan kadınlar var. Evrenin besleyici gücü olan her kadının eşitlik, özgürlük, mutluluk ve başarı dolu bir yaşam sürdüğü; hak ettikleri saygı ve değere sahip olduğu adil bir dünya diliyor ve Dijital Tercüme ailesi olarak, tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.