İlk olarak 1999 yılında UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization: Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) tarafından ilan edilen ve dünya çapında kutlanan Dünya Şiir Günü’nün amacı “farkındalık yaratarak, ulusal, evrensel ve bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji sağlamak” olarak nitelendirilmiştir.
Şiir, hangi dilde olursa olsun yaşama övgüdür… Kimi zaman kahkahadır şiir, kimi zaman çığlık, yumruk olur iner boğaza bazen, bazen derin bir sessizlik olur… Aşktır şiir, marşlar karışır kimi zaman içine, ağıtları anaların, çok sesli korodur, çocuktur, erkektir, kadındır, tutkudur, yaşamdır şiir… Şiir yaşamaktır.
Şiir evrenseldir; duyguları, teması, içeriği, sembolleri ve yazılma şekli insancadır, insana dairdir. Şiir çevirisi sanattır, sanat ise hayat. Yeter ki iyi gönülden çevrilsin, yeter ki insanca anlatılsın, dili değişir, duygusu değişmez.
Dünya Dillerinden Şiirler ve Çevirileri
Türkçe – İngilizce
Fayton
O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
İncecik melankolisiymiş yalnızlığının
İntihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
caddelerinden ölümler aşkı pera’nın
Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş
tüllere sarılmış mor bir karadağ tabancasıyla
zakkum fotoğrafları varmış Cezayir menekşeleri camekanda
Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
Cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın
Ece AYHAN
Pheaton
That thing they play on his master’s voice
brittle melancholy of her loneliness
as my sister goes by in a suicidal black phaeton
through pera’s streets of deathly love
My sister toxed-up with gardens and garden flowers
stopping in front of a flower seller’s shop with no flowers
with its purple montenegro pistol wrapped in tulle
its oleander photos, algerian violet in the showcase
I, who’ve not tired suicide for the last three nights, don’t know
if a suicidal black pheaton’s rise to heaven together with its horses
could be down to my sister choosing to buy the algerian violets.
İngilizceye Çeviren: George MESSO
Kaynak: ÇN Dergisi Sayı:10 Sayfa:17
Fransızca -Türkçe
Air Vif
J’ai regardé devant moi
Dans la foule je t’ai vue
Parmi les blés je t’ai vue
Sous un arbre je t’ai vue
Au bout de tous mes voyages
Au fond de tous mes tourments
Au tournant de tous les rises
Sortant de l’eau et du feu
L’éte I’hiver je t’ai vue
Dans ma maison je t’ai vue
Entre mes bras je t’ai vue
Dans mes rêves je t’ai vue
Je ne te quitterai plus.
Paul ELUARD
Diri Hava
Önüme baktım
Kalabalıkta seni gördüm
Buğdaylar arasında seni gördüm
Bir ağacın altında seni gördüm
Bütün gezilerimin sonunda
Bütün dertlerimin dibinde
Sudan ve ateşten çıkan
Bütün gülüşlerin dönemecinde
Yaz kış seni gördüm
Evimde seni gördüm
Kollarımın arasında seni gördüm
Düşlerimde seni gördüm
Artık bırakmam seni.
Fransızcadan Çeviren: Samih RİFAT
Kaynak: ÇN Dergisi Sayı:4 Sayfa:47
İspanyolca – Türkçe
Viene El Olvido
La luz hierve debajo de mis párpados.
De un ruiseñor absorto en la ceniza, de
sus negras entrañas musicales,
surge una tempestad. Desciende en llanto
a las antiguas celdas,
advierto látigos vivientes
y la mirada inmóvil de las bestias, su aguja
fría en mi corazon.
Toda es presagio. La luz
Es médula de sombra: van a morir los insectos
en las bujías del amanecer. Así
Arden en mi los significados.
(Arden las pérdidas- 2003)
Antonio GAMONEDA
Unutuş Gelir
Işık kaynar göz kapaklarımın altında.
Küllere gömülmüş bir bülbülden, ezgiler
Üreten kapkara bağırsaklarından,
bir fırtına kopmakta. Kopardığı ağıt eski
zaman hücrelerine inmekte,
capcanlı kırbaçları fark ediyorum
ve kıpırtısız bakışlarını canavarların, soğuk
boşlukları yüreğimi tutuyor.
Hepsi bir önbilidir. Işık gölgenin iliğidir: ölecektir
uçuşan böcekler
Gündoğumunun mumlarında. İşte böyle
Yanar içimde anlamlar.
(Arden las pérdidas- 2003)
İspanyolcadan Çeviren: Ayşe Nihal AKBULUT
Kaynak: ÇN Dergisi Sayı:4 Sayfa:49
Hollandaca – Türkçe
Goed Volk
Kom, laten we wandelen
langs de dijk, een koddig huisje zien
en bedenken wie er gaat wonen.
Jij en ik toch zeker?
We kijken zo lang naar het huisje
dat het wegdrijft uit ons zicht.
Het drijft ons tot het uiterste!
Eensgezind wandelen we terug.
Toekomst loopt tüssen ons in.
Enig kind dat keien telt.
Gerry van der LİNDEN
İyi İnsanlar
Gel, dolaşalım birlikte
su setinin kenarında, şirin bir ev görür,
hayal ederiz içinde kimin oturacağını.
Sen ve ben elbette, değil mi?
Gözümüzden uzaklaşana kadar
bakarız o eve.
Sürükler bizi sonuna kadar!
Aynı fikirde eve döneriz.
Tarih aramızda yürür.
Kayaları sayan tek çocuk.
Hollandacadan Çeviren: Erhan GÜRER
Kaynak: ÇN Dergisi Sayı:4 Sayfa:48
Türkçe – Almanca
Oda
Gün günden odamın şeklini alıyorum
İşliyorum bu iniltili varlığı yeniden
Kimbilir, duyuyorum yazgısını belki de
Kuru bir dal parçasını
Dal olan bir böceğin
o garip yazgısını
Ne ölüme benzer ne ölümsüzlüğe.
Edip CANSEVER
Raum
Tag für Tag gesalte ich mich meinem Raume nach,
verfeinere diese seufzende Existenz von neuem,
wer wiess, wohl empfinde ich das Schicksal
eines Insekten,
das einen dürren Ast von innen fressend
allmaehlich zu einem Ast wurde,
jenes seine seltsame Schicksal
Aehnlich weder der Unsterblichkeit noch dem Tode.
Almancaya Çeviren: Mustafa ZİYALAN
Kaynak: ÇN Dergisi Sayı:4 Sayfa:129
Türkçe – İngilizce
Çılgın- Hüzünlü
çünkü yaşamak gibi bir şeydi yaptığı
anasız bir tay gibi coşkun ve hüzünlü
akşamın dinginliğini otluyordu o zaman
her sabah denize çıkar, bir elma yerdi
hüznünü ve çılgınlığını elmanın
gözünü yumsan ağzında duyarsın
ellerine bakma artık
çünkü kar yağıyor
çılgın hüzünlü
büyük kentleri düşünse de rahatlasa
işte her şey nasıl haince karıştırılmış
kirli çamaşırlarla sabunlar ayrı semtlerde
saatin sonunda meydan
suyun sonu ilerde
böyle yaşamak zordur elbet anlıyorum
çılgın ve hüzünlü
şimdi dolaşıp duruyor aramızda
kıpkırmızı bir duygu olarak
doğudan batıya bir güz halinde
çılgın ve hüzünlü
biraz dağ yollarını öğrenmesi gerek sanırım
kahırçeker mekkari katırları gibi
onlar ki hiçbir şeyleri yok
korkunca çılgın, sevince hüzünlü
kar dindi
gerçekten dindi
ellerine bakabilirsin artık
Turgut UYAR
Crazy, and blue
for it was something like living, what she did
like o foal without o mother, esctatic, and blue
she’d graze on the peace of the evening
every morning she’d set sail, eat an apple
the blue in the apple, and the crazy
you’d feel in your mouht one you closed
your eyes
don’t look at your hands
for it’s snowing
crazy, and blue
should think about big cities and relax
how everything is mixed up in mean ways
laundry and soap in different neighborhoods
the square at the end of the hour
ahead, the of the water
it’s tough tol ive like this, of course, I understand
crazy, and blue
now walking among us
as a blood red mood
as an autumn from the east to the West
suffering, like beasts of burden,
those who have nothing
crazy when afraid, blue when in love
the snow stopped
for real
you can look at your hands now
İngilizceye Çeviren: Mustafa ZİYALAN
Kaynak: ÇN Dergisi, Sayı:2 Sayfa:109
Türkçe- Lehçe
Sizden Saklı
gelmediniz, ben hep sizi bekledim
eksilen yanlarımla
sizden saklı eskidim
her şeyden önce aşk verilmiş bir sözdü benim için
Aldıkça dönemeçleri değişmedi hiçbir şey
yalnızca ufuklar yeniledim
Kaç aşktan oluşmuş bir şeydi aşk
her sevgiliyle biraz daha
biraz daha sizden saklı eskidim.
Murathan MUNGAN
Ukryty Przed Wami
nie przyszliscie, ja zawsze na was czekalem
z mymi ubytkami
ukryty przed wami zesterzalem sie
przede wszystkim milosc t odla mnie obietnica
dzien, miesiac, godzina, tydzien, sprawa kalendarza czyli czas
przeztye przelomy nic nie zmienily
tylko odswiezylem horyzonty
z ilu milosci stalo sie to co zwia miloscia
z kazda kochana coraz bardziej
coraz bardziej ukryty przed wami zastarzalem sie.
Lehçeye Çeviren: Barbara AKTAN
Kaynak: ÇN Dergisi Sayı:7 Sayfa:35