Daha İyi Bir Çevirmen Olmak için Neler Yapmalı?

Kimimiz Çeviribilim üzerine eğitim gördük, kimimiz Çeviribilimi tecrübe ederek öğrendik. Çevirmenler olarak, hep birlikte bu mesleği layıkıyla yerine getirmek için uğraşıyoruz.

Yeni bir çeviriye başlarken hissettiğimiz o heyecana, çeviri yaparken zorlansak da içimizde duyduğumuz o kararlılık duygusuna ve çeviriyi teslim ederken yaşadığımız sevince gönülden bağlıyız. Her yaptığımız çeviride yeni bir şey öğreniyoruz ve çoğumuz için bu durum mesleğimizin en sevilen yanı. Bu sayede yaptığımız her bir çeviri ile daha da uzmanlaşıyoruz. Çevirmenler için kendini geliştirmenin sınırı bu yüzden mümkün değil, çünkü daima bir çeviri öğrencisiyiz.

Bu yazımızda bir çevirmenin nasıl “Daha iyi” bir çevirmen olacağı hakkında ipuçları verdik.

1. Dil Edincinizi Geliştirin

“Zaten dil bilmesek çevirmenlik yapmayız.” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, gerçekten öyle. Fakat günlük hayatta etrafımızda sık sık çeviri hatalarıyla karşılaşıyoruz. Posterlerde, reklamlarda, kitaplarda vb. yayımlarda sanki makine çevirisi yapılmış da tercüman tarafından kontrol edilmemiş, editör yüzü görmemiş çevirilere rastlıyoruz. Bunun için çevirmenler meslektaşlarımıza ve çevirmen olmak isteyenlere ilk tavsiyemiz dil edinçlerini geliştirmeleri. Bu kapsamda, çevirmenin ilk olarak ana diline son derece hâkim olması gereklidir. Çevirmen kendi dilini: dil bilgisi, yazım kuralları, noktalama işaretleri gibi açılardan çok iyi bilmelidir. Tıpkı az önce yaptığımız gibi, eğer fark ettiyseniz dikkat duyunuz oldukça gelişmiş. İyi bir çevirmen iki noktadan sonra gelen cümlenin büyük harfle başlayacağını elbette bilir. Zira cümle bağlamı açısından iki nokta yerine noktalı virgül gelmelidir. Noktalı virgülün kullanımı için bakınız TDK ne diyor: İkiden fazla eş değer ögeler arasında virgül bulunan cümlelerde özneden sonra noktalı virgül konabilir.” Yazımıza dönersek, çevirmen sonradan öğrendiği yabancı dilde de kendini geliştirmelidir. Eğer o dilin günlük hayatta konuşulduğu bir ülkede yaşamıyorsa, o dildeki yabancı kaynaklı yazılar, filmler, diziler vb. kaynakları takip etmelidir ki öğrenilen dili gerçekten konuşulduğu şekilde kavrayabilsin. Bu konuda çevirmenleri zorlayan kullanımlar genelde deyimler ve İngilizce’de “Phrasal verb” dediğimiz kullanımlardır. Örneğin, “birini parmağında oynatmak” kullanımını, bu konu üzerine araştırma yapmamış, dizi veya film izlememiş bir kişi farklı şekilde yorumlayabilir. Ancak bilen, öğrenen, araştıran biri “You’ve got him wrapped around your little finger.” diye kendini öne çıkarır. Öğrendiğiniz dilin kültürüne de aşina olmak çevirilerinizde size büyük destek sağlayacaktır.

2. Araştırma Yapın

Her çevirmenin bir uzmanlık alanı olması gereklidir. Kendini yakın hissettiği alanda uzmanlaşan çevirmenler daha başarılı çeviriler ortaya koyar. Bununla beraber, çevirmenler için her zaman için uzmanlık alanı kapsamında çeviriler yapmıyor. Karşılaşılan metinde bilinmeyen veya anlaşılmayan noktalar çıkabilir. Böyle bir durumda çevirmenin çok iyi bir araştırmacı olduğunu göstermesi gerekir. Her çeviride yeni bir şey öğrenebildiğimizden bahsetmiştik. İşte, tam olarak da bu. Çevirmen; çeviride bilinmeyen kısımlar için uygun araştırmalar yapmalı, güvenilir ve güvenilmez kaynakları ayırt edebilmeli, kabul görmüş terminolojilerden yararlanılmalıdır. Böylece hem bilinmeyen bir konuda bilgi sahibi olunmuş, hem de farklı bir metnin üstesinden gelinmiş olur. Çeviri dünyasında genel olarak kabul görmüş araştırma yöntemleri olsa da çevirmenler tecrübe edindikçe kendi araştırma yöntemlerini bulmaya başlarlar. Kendinize uygun yöntemlerle araştırma yaparak aradığınız bilgiye daha hızlı ulaşabilirsiniz.

3. Pratik Yapın

Bu önerimiz özellikle öğrenci ve çevirmeliğe yeni başlayan meslektaşlarımız için. Pratik yapın, çünkü pratik yapıp tecrübe kazandıkça daha iyi işler çıkaracaksınız ve böylece çevirmeliği daha çok seveceksiniz. Pratik yaptıkça farklı alanlarda metinlerle karşılaşacaksınız ve hangi alanı daha çok sevdiğinizi anlayacaksınız. Böylece uzmanlık alanı seçmeniz konusunda bir adım daha atmış olacaksınız. Tüm bunlarla birlikte, kendini iyi çevirileriyle kanıtlamış bir çevirmen sektörde her zaman saygı görür ve daima iş bulur.

4. Teknolojiden Faydalanın

Artık 1800’lü yıllarda yaşamıyoruz. Teknoloji hayatın her alanında insanlara kolaylıklar sunduğu gibi çeviri alanında da kaydettiği büyük gelişmelerle çeviri sektöründe devrim yarattı. Bilgisayar Destekli Çeviri (Computer Assisted Translation) araçları sayesinde çeviri yapma süreci hem çevirmen hem de müşteri açısından çok daha avantajlı hale geldi. BDÇ araçları ile çevirmenler yaptığı çevirileri ve kullandığı terimleri bir veri tabanına kaydediyor. Daha sonra, aynı alanda yapacağı başka bir çeviriyi yapmaya başladığında önceden kaydettiği çeviri ve terimleri karşısında görebiliyor. Bu programlar dahilinde bulunan yazım denetimi araçları da yapılan çeviride gözden kaçabilecek yazım ve noktalama hataları gibi yanlışlıklar konusunda çevirmeni uyarıyor. Çeviri sonunda ise, yapılan çevirileri gerekli yerlere yerleştirerek çevirmenin DTP ile zaman kaybetmesinin önüne geçiyor. Tüm bunları yapan bir programı neden kullanmayasınız ki?

5. Planlı Çalışın

Serbest çevirmen de olsanız, ofis içi çevirmen de olsanız her zaman planlı çalışmaya özen göstermelisiniz. Bir çeviriyi kabul ettikten sonra, belirlenen teslim tarihine ve diğer işlerinize göre bir çalışma programı hazırlayın. Hazırladığınız çalışma planına kontrol aşaması için ve işin büyüklüğüne oranla bir miktar da fazladan süre bırakmayı da unutmayın. Çeviriyi yaparken beklenmedik bir durumla karşılaşırsanız bu ekstra süre içerisinde çevirinizi tamamlayabilirsiniz. Planlı çalışmak, büyük işleri bile küçük parçalara bölüp üzerinizdeki stres yükünü azalttığı için size ruh sağlığınız açısından yardımcı olur. Ayrıca planlı çalışarak yaptığınız işlerde teslim tarihini geciktirmezsiniz, böylece müşterilerinize ve işvereninize güven duygusu aşılamış olursunuz.

Bu önerileri de göz önünde bulunduracağınızı düşünerek bütün herkese çevirmenlik yolunda başarılar diliyoruz!