Bu köşemizde çevirmenlerin yaşam tercihlerine biraz yakından bakarak hayatlarına ilişkin bir fikir ediniyoruz:
1- Çevirmen kahveyi içmez, adeta vakumlar. Demir eksikliği, besinlerden vitaminleri alamama, çarpıntı ona hikayedir, sağlam ayıklık yüksek kafeinde bulunur.
2 – Çevirmenin piknik sepeti masasıdır. Ne yerse bilgisayarı da yer; ne içerse klavyesi de içer. Üçü de nihayetinde bozulur.
3 – Çevirmen 3 öğün yemek yemez; çeviri üç öğün çevirmeni yer.
4 – Çevirmen sevdiğinin “-de” “-da”yı doğru ayırmasına bakmaz; “birkaç” “hiçbir şey” doğru yazılmış mı ona bakar; ve aradığını bulamazsa bir aşk daha EX olur.
5 – Çevirmen süslenmeyi, alışverişi bilir ancak bunları beyni yanmadığında (hiçbir zaman) yapmayı tercih eder.
6- Çevirmen şeker karşıtıdır; şeker tüketmez. Gecenin ilerlediği ancak çevirinin ilerlemediği saatlerde asla donut siparişi vermez (!).
7 – Çevirmenler arasında vejetaryen, vegan çoktur ve çevirmen yeşil beslenmeyi sever. Bir süre sonra ise kafayı kırıp evde kendi fotosentezini yapmaya başlar.
8 – Çevirmen geceleri yememe kararı aldığında kendini Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nda bulur.
9 – Sıcak, soğuk, asitli, sek, vitaminli, meyveli tüm meşrubatlarla arası iyidir. Çeviriye başlamadan önce meşrubatlarını tam takım sıraya dizer. Çeviri için her şey hazırken “procrastination”un pençesine düşer.
10 – Çevirmeni hastalık değil makine çevirisi öldürür.
11 – Çevirmenin uykusu gelmez, ateşi çıkmaz, annesi hastalanmaz. Çevirmen mutanttır.
12 – Müşteri paniklerse hiçbir şey olmaz; çevirmen paniklerse çeviri SAĞLIKLI doğmaz.
13 – İlk önce çevirmenin gözleri bozulduğu için en güzel lensler, en moda gözlük trendleri ondan sorulur.
14 – Çevirmen koşarken de çevirir, yürürken de çevirir, sporda da çevirir. Çevik çevirmen çevik çevirir.
15 – Çevirmen aç hissediyorsa kolay bir şey çeviriyordur. Toksa daha da kolay bir şeydir elindeki. Ama yemeden içmeden kesilmiş, ekrana kilitlenmişse, umudu kesin; hukuk çeviriyordur…