Yazı dilinin Mısır, Sümer, Çin ve hatta Mayalardan bile bağımsız olarak bulunduğunu, piramitlerin inşa edildiği günlerde mamutların hala hayatta olduklarını, Dracula’nın tarih boyunca sinemaya en fazla uyarlanan hikaye olduğunu ya da çocukların baharda daha fazla büyüdüklerini biliyor muydunuz?
Şaşırtan gerçekler, doğru bilinen yanlışlar. Bu gibi yazıları okumayı hepimiz pek seviyoruz. Peki bizlere bağımlılık yaratan sözcüklerin de doğru bilinen kullanım şekillerinin yanlış olduğunu söylesek? Hayatımıza renk kattığı, bizleri sosyal medyaya adapte ettikleri şüphesiz, ya yanlış kullanıyorsak? Ya anlamları aslında bizim bildiğimiz gibi değilse?
Bu küçük yazımızda sürekli kullandığımız tabirleri irdelemeye ve yerine karşılıklar bulmaya devam ediyoruz:
- Asla
Zarf görevi ile cümlede yerini bulan ve “hiçbir zaman, hiçbir biçimde, sakın, zinhar” anlamına gelen bu sözcük günümüzde “hiç” yerine kullanılmakta olup özellikle gençler tarafından çok sevilmektedir(!).
Örnek:
“O kadar çok yemişim ki asla acıkmadım.”
- Düştüm, düşmek
Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek fiilidir. Aşırı ilgi veya sevgi göstermek anlamı da olan bu fiil için bir örnek; “Sen bu işin üstüne çok düştün.” Olarak verilebilse de günümüzde “düşmek” fiilinin aşırı sevgi veya ilgi göstermek anlamı pek doğru anlaşılmamış gibi duruyor.
Örnek:
“Önümden öyle bir araba geçti ki o saniye düştüm!”
- Çok mersi, çok amin
Fransızca olan bu sözcük; “teşekkür, sağ olun, teşekkür ederim” gibi anlamlarda ya da cümledeki bağlama göre; “merhamet, acıma” anlamlarında da kullanılmaktadır. Başına getirilen “çok” ile daha fazla mı teşekkür ediliyor? Pek bilemiyoruz.
Bu örnek ile benzerlik gösteren bir de “çok amin” var. “Âmîn”, bir duanın kabulünü temenni etmek niyeti ile dua sonunda söylenen bitiriş sözcüğü olup Arapça kökenlidir.
Örnek:
“Çok mersi canım, ben sözlük almayayım.”
- “Öyle ölmem, füze at.”
Yoğun sitem, yıpranmışlık, hayal kırıklığı içeren bir cümle olup son dönemlerde; genç yaşlı, kadın erkek, ihtiyar, gençler ve delikanlılar da olmak üzere herkesin dilindedir. Başta Z kuşağı olmak üzere gitgide yayılan, hızlı bir şekilde kendini sevdiren sevimsiz jargon ile kurulmuş bu cümlede anlatılmak istenen; “Bu yaptığın yeterince üzücü ya da yıkıcı değil daha fenalarını yap.”
Örnek:
“Bu jargonla ölmeyiz, füze atın.”
- “Bir tık…”
Kendisi bir önceki yazımızda var olan “aynen” sözcüğüne rakip nitelik taşımakta olup, bir o kadar sevimsiz bulunmaktadır. Plaza diline ait desek, değil. Bir ölçü birimi desek, değil. Bir tık birimi desek, o da değil. Acaba nedir nedir? Dilimizde var olan; biraz daha fazla, biraz daha az, biraz daha ince, biraz daha açık renkli vb. gibi muazzam örnekler ve “biraz daha…” şeklindeki iki sözcüğü kullanmayı tercih edip kendinizi “bir tık” daha mutlu hissedeceğinizi biliyor muydunuz?
Örnek:
“Yazdığınız metin çok güzel olmuş ama bir tık daha kısaltsak mı?”
- “Yıkık”
Hayal kırıklığına uğramış, yaşadığı olay ya da karşılaştığı bir durum karşısında çaresiz kalan kişileri tanımlamak için kullanılan, sosyal medya diline aitliğini kanıtlamış bir sözcüktür.
Bu sözcüğü kullanan kişilerin %85’i İngilizce diline ait olan “exhausted” sözcüğünün anlamları olan; “bitkin, tükenmiş, bitmiş, bithap, bezgin ve dermansız” sözcüklerinden birini ifade etmek istiyor’muş’.
Örnek:
“İnternetin yokken yolculuğa çıkmak. Bu durumu ancak yıkıklar bilir.”