Bir çevirmene çevirmesi için verilen metinlerin hepsi bir filolog elinden çıkma şansı bulamadığı için tamamen kusursuz, cümle kuruluşlarıyla su gibi akan metinler olamayabiliyor. Veya bir yerde a şeklinde kullanılan bir terim, belgenin başka bir yerinde b olarak kullanılabiliyor. Çevrilecek metinleri hazırlayan kişiler çoğu durumda dil uzmanı değiller. Düşük cümleler, farklı kelime seçimleri, anlatım bozuklukları ve benzeri hatalar, özellikle hazırlanırken iş görürlükten başka bir hedef gözetilmeyen metinlerde çevirmenlerin karşısına sık sık çıkabiliyor. Bu durum bazen öyle bir hal alıyor ki, çevirmen çevirmeye harcayacağı vakit kadar bu hataları ayıklamaya vakit harcayabiliyor.
Aşağıdaki örnekler Türkçe yazılmış, Türkçe bilenler için hazırlanmış ve hâlâ kullanımda olan, doldurulmamış haliyle paylaşıma açık olduğu için paylaşılmasında sakınca bulunmayan bir kira sözleşmesinden noktası virgülüne alınmış örnekler:
“Kiracı kiraladığı şeyi kendi malı gibi kullanmaya ve bozulmamasına evsaf ve meziyetlerini şöhret ve itibarını kaybetmesine meydan vermeye, ve içinde oturanlarla (varsa) onlara iyi davranmaya mecburdur.”
“Kiracı kiraladığı şeyin, kiralanan kiracı tarafından üçüncü şahsa kısmen veya-tamamen kiralanıpta taksimatı ve ciheti tahsisi değiştirilir veya herhangi bir suretle tahrip ve tadil edilirse, mal sa-hibi kira akdini bozabileceği gibi, bu yüzden vuka gelecek zarar ve ziyanı protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kiracı tazmine mecburdur. Vaki zararın üçüncü şahıs tarafından yapılmış olması mal sahibinin birinci kiracıdan talep hakkına tesir etmez.
“… ve mukavele müddeti bittiğinde yapılan her türlü masraf için tazminat istemeye hakkı olmamak ve bu gayrimenkul inşaatın tamamı mal sahibinin olacaktır.”
“Kiracı mal sahibinin rızası almadan masrafı kamilen kendisine ait olmak üzere Şehir suyu, Havagazı ve Elektrik alabilecek ve apartmanda umumi anten tesisatı yoksa hususi televizyon anten tesisatı yoksa hususi televizyon anteni yaptırabilecektir. …”
Alıntılarda ilk göze çarpan, metnin hukuki bir metin olduğudur. O yüzden alıntılarda yer alan ve alıntılanmayan kısımlarda da bolca bulunan yanlış kelime seçimleri, anlam düşüklükleri gibi hatalar başta metnin bu hukuki niteliğine yorulabilir. Doğrudur, hukuki metinler umumi kullanım metinlerinden, örneğin bir reklam metni veya altyazıdan yapı itibariyle daha karmaşıktır. Fakat biraz incelendiğinde görülecektir ki bu alıntılardaki “tuhaflık” hukukilikten değil, metnin hazırlanışındaki hatalardan kaynaklanmaktadır.
Bu alıntıların yer aldığı resmi evrakı çevirmek üzere teslim alan bir çevirmen olduğunu varsayalım. Bu cümleler üzerinde olduğu gibi işe girişebilmesi mümkün müdür? Çevirmen doğal olarak metni önce bu hatalardan ayıklamaya çalışacaktır. Fakat konuya hakim değilse yanlış yönlere giderek çeviriyi rotasından saptırabilir.
Ülkemizdeki çeviri sektöründe bu anlamıyla dil içi çeviri, yani metinlerin çeviri işletmelerine teslim edilmeden önce düzenlenmesi süreci yaygın değildir. Bu süreçte çeviri işletmelerinin yapması gereken dil içi çeviri problem olan metinlerde uzman proje yöneticileri ile çevirmen ve müşteri arasından iletişim köprüsü kurmaktır.
Öncelikle uzmanlık alanı, konu ve terminolojiye hakim bir çeviri ekibi oluşturulmalı, boşlukları altyapısı ve bilgi birikimiyle içgüdüsel olarak doldurabilecek, anlam kaymalarına yol açacak her noktada risk almadan editor ile beyin fırtınası yapacak, bu da çare olmadı ise proje yöneticisine durumu bildirerek, gerekirse müşteriye danışarak, alternatifler üreterek çözüme ulaştıracak tecrübeli bir ekip seçilmelidir.
Çeviri işletmelerinin bu durumları kurumsal yapıları içinde risk yönetiminde ele alması ve tüm senaryolara hazır olmaları, tıpkı bu soruna benzer, üzerine gidildiğinde zamandan tasarruf ettirecek, hem müşteri hem çeviri ekibi memnuniyeti sağlayacak ve hatta masrafları indirebilecek sorunların üzerine eğilmeleri sadece kısa vadede değil, uzun vadede kurum yapılarına katma değer ekleyecek bir çaba olacaktır.