Hiç yeni bir dil öğrenmenin kişiliğimizi ve dünyaya bakış açımızı değiştirebileceğini düşündünüz mü? Ana diliniz dışında bir dil konuşmak kişiliğinizin daha önce bilmediğiniz yanlarını ortaya çıkarabilir.
Bir dil öğrenmek, dünyaya açılan bir pencere daha demektir. -Çin Atasözü
Bu konu hakkında yapılmış birçok araştırma mevcut. Araştırmacıların çoğu konuştuğumuz dile göre kişiliğimizin değiştiği konusunda ortak bir paydada buluşmuş gibi duruyorlar.
Diplomatik sebeplerle Rusya’dan ABD’ye göç eden bir kişiye Rusça ve İngilizce konuşurken nasıl hissettiği soruldu. Ana dili olan Rusçayı konuşurken kendini “içine kapanık” ve “rahatsız” hissettiğini, İngilizce konuşurken ise “dışa dönük” ve “özgür” hissettiğini belirtti. Bu durum Rusya’da yaşadığı baskılardan ve daha sonrasındaki kısıtlamalardan uzak hayatından kaynaklanıyor olabilir mi?
İngilizce ve İspanyolca dilleriyle büyüyen, Fransızca eğitimi alan bir kişi ise Fransızca konuşurken kendisini “kültürlü, zarif ve hoş” hissettiğini söyledi. Bu durum Fransız kültürünü “hoş ve hayranlık uyandırıcı” bulmasından kaynaklanıyor olabilir mi?
Daha fazla örnek vermek gerekirse; Laura Peracchio ve David Luna’nın iki dil bilen İspanyol kadınlar arasında yaptığı bir araştırma; insanların konuştukları dili değiştirdiklerinde kişiliklerinin de değiştiğini gözler önüne seriyor. Çalışmanın ilk adımında gönüllülere farklı senaryolarda kadınların yer aldığı televizyon reklamları İngilizce ya da İspanyolca olarak, altı ay sonra ise diğer dilde gösteriliyor. Araştırmanın sonucunda kadınların reklamı İspanyolca izlerken kendilerini ve diğerlerini İngilizce izlediklerine oranla daha iddialı buldukları ortaya çıkıyor.
Konuya farklı bir açıdan yaklaşan dilbilimci Edward Sapir ve Benjamin Lee Whorf ise dilsel görecelik kavramını sorguladılar. “Dilin marifetine” değinerek dilin hem kültürün temel değerlerini yansıttığını hem de dili şekillendirdiğini söylediler.
İngiltere’deki Lancaster Üniversitesi’nden Dr.Panos Athanaspoulos İngilizce ve Almanca bilen kişilerin belirli olaylara verdikleri tepkileri inceledi. Yaptığı araştırmalar sonucunda Almanların olaylara başlangıç, gelişme ve sonuç olarak yaklaşırken İngilizlerin sadece gelişmeye, eylemin akışına yoğunlaşarak diğer iki kısmı yok saydığı sonucuna ulaştı.
Yapılan tüm bu araştırmalar bize konuştuğumuz dilin dinamiklerinin ve içinde yer aldığı kültüre karşı olan duygu ve düşüncelerimizin kişiliğimizi etkilediğinizi gösteriyor. Bu durum, konuştuğunuz dili değiştirdiğinizde tavırlarınızın değiştiğini düşünüyorsanız muhtemelen yanılmıyorsunuz anlamına geliyor.