Göstergelerarası Çeviri Nedir?
Rus-Amerikan dil bilimci Roman Jakobson 1959 yılında yayınlanan “On Linguistic Aspects of Translation” makalesinde çeviriyi üç ana dala ayırmıştır:
• Dil içi çeviri (Interlingual translation): Aynı dil içerisinde, metni yeniden yazarak (rewriting) veya ifade edileni alternatif yollarla açıklamak amacıyla kullanılan çeviri türüdür.
• Dillerarası çeviri (Intralingual translation): Diller arasında yapılan ve Jakobson’a göre asıl çeviri (proper translation) olarka adlandırılan bir çeviri çeşididir.
• Göstergelerarası çeviri (Intersemiotic translation): Sözel bir göstergenin, sözel olmayan bir göstergeye çevirisidir.
Göstergeler arası çeviri, harfler olarak tanımladığımız işaret göstergelerinin; resim, fotoğraf, broşür, tablo, heykel, tabela, uyarı işareti, trafik levhalar, vb. görsel işaretlere çevirisidir. Örneğin satın aldığınız hazır yiyecek paketinin arkasında yer alan görsel ve onun çevirisi niteliğinde olan altında yer alan açıklaması bu çeviri türüne dahil edilebilir.
Göstergelerarası Çeviri Nerelerde Kullanılır?
Seyahat ederken karşınıza çıkan tabelalardaki sağ ok görseli ve sağ okun altındaki “sağa dönünüz” açıklaması, mobilya kurulum afişlerinde yer alan ve görsellerle tasvir edilen alet edevatların altında yer alan yazılı açıklamalar, afişler, kullanım kılavuzları, COVID-19 döneminde alınması gereken tedbirlere yönelik hazırlanan veri görselleri (infografikler) ve daha niceleri göstergelerarası çevirinin kapsamına girer. İlaç prospektüslerinde yer alan hap görseli, altında yer alan “ilaç” açıklaması, derece görseli ve altında yer alan “ateş” yazısı, vb. göstergelerarası çeviri türünün hayatın her alanında kendine yer edindiğinin bir ispatıdır. Jakobson’ın asıl çeviri (proper translation) olarak nitelendirdiği dillerarası çeviri türü dahi göstergelerarası çevirinin kullanım sıklığının önüne geçemeyebilir. Mesaj yazarken kullanılan emojiler dahi kelimelerin görsellere çevirisi niteliğindedir.
Şiirden Resme Çeviri
Günlük hayattaki sık kullanımına ilaveten şarkılardan hikayelere, hikayelerden tiyatro metinlerine, filmlerden kitaplara, kitaplardan şiirlere, şiirlerden tablolara yapılan çeviriler de göstergelerarası çeviri türüne girmektedir. Tarih boyunca pek çok kez sanatkarlar bir hikayeye ithafen resimler çizmiş, bir tiyatroya ithafen şiirler yazmış ve resimlere ithafen şiirler yazmışlardır.
Şiirin resme çevirisi için 1757 doğumlu Londralı hem şair hem ressam, Romantik şiirin en önemli figürlerinden William Blake’in “London” şiirini örnek verebiliriz. Fabrikaların hızla arttığı, buna rağmen yoksulluğun giderek yayıldığı bu dönemde fabrika yöneticileri durumu iyi olmayan ailelerden küçük yaştaki çocukları, elleri fabrika bacalarına sığabildiği ve temizleme işini sadece onlar yapabildiği için para karşılığında satın alırlar ve “baca temizleyicisi” olarak çalıştırırlardı. Blake, bu durumun çocuklar ve ailelerin hayatlarında telafi edilemez yaralar açtığını belirtmiş ve ömrü boyunca çocuk işçiliğine karşı çıkmıştır. Sanayi Devrimi’nin toplumun sosyolojik yapısını olumsuz yönde etkilediğini, çocuk işçilerin fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalarak fabrikalarda uzun süre boyunca çalıştırılmalarının insanlık dışı olduğunu savunmuş ve bunu hem şiirlerine hem resimlerine yansıtmıştır. Sanayi Devrimi’nin kalbinin Londra’da attığı bir dönemde sokakta ağlayan baca temizleyicisi bir görmüş ve ünlü şiiri “The Chimney Sweeper”i yazmıştır. “London” şiirini de yine bu çocuklara ithaf etmiş ve şiirlerini yazdığı defter kağıdına şiirin temalarını resmederek göstergelerarası çeviri yapmıştır. “Londra” şiirini yazdığı kağıda renkli duman tasvirleri çizmiş, renklerle çocukluğu, dumanla ise çocukların temizlediği fabrika bacalarını imgelemiştir. Kaynak eserdeki “Her çocuğun korku çığlığında, duyuyorum her seste her yasakta, aklın dövdüğü kelepçeleri, nasıl ağlıyor baca temizleyici.” satırları; erek esere diz çökmüş bir çocuk, dumanla kaplı gökyüzü ve sarı ışıkların saçıldığı bir ateş imgesiyle tercüme edilmiş ve şiirden resme çeviri sınıfına dahil edilmiştir.
Tiyatrodan Resme Çeviri
William Shakespeare’in 1599 yılında kaleme aldığı Hamlet oyununun “Ophelia” karakteri tarih boyunca dikkat çekmiş ve birçok sanatsal eserin öznesi haline gelmiştir. Ophelia’ya ithafen pek çok şiir yazılmış ve tablolar çizilmiştir. Polonius’un kızı, Laertes’in kız kardeşi ve Hamlet’in muhtemel eşi olan Ophelius; Hamlet’in ruhsal durumu ve zalim davranışlarından oldukça etkilenmiş, bir süre sonra da gizemli bir şekilde bir gölette boğularak ölmüştür. Sir John Everett Millais ise masumiyeti, güzelliği ve biricikliği temsil eden bu tiyatro karakterini 1851-1852 yılları arasında resmetmiş ve kaynak eserde Ophelius’un temsil ettiği tüm ögeleri hedef eserine başarıyla aktarmıştır. Millais bu çevirisinde Ophelia’nın güzelliğini ve masumiyetini etrafını saran çiçekler ile resmederken yaşadığı kederi özenle seçilmiş renkler ile tuvaline aktarmıştır. Kaynak eserde bir tiyatro karakteri, erek eserde bir resim figürü olan Ophelia; bizlere çevirinin resim, müzik, tiyatro gibi tüm sanat dallarında da var olduğunu kanıtlamaktadır.
Kitaptan Filme Çeviri
Filmlerin alt yazı ve dublaj aracılığıyla diğer dillere aktarılması dillerarası çeviri türüne dahil edilirken kitapların filmlere aktarılmaları göstergelerarası çeviri türüne girer. Jane Austen’ın ünlü romanı Emma (1815)’dan uyarlanan Clueless (1995) filmi, Tolstoy’un 1878 yılında yayınladığı Anna Karenina’sı ve yine aynı isimle uyarlanan film, Jane Austen’ın 1813 yılında yayınladığı kitabı Pride and Prejudice ve aynı isimle uyarlanan film ve daha niceleri göstergelerarası çeviri türünün kapsamındadır.
Göstergelerarası çeviri reklam, pazarlama, sanat, edebiyat, vb. pek çok alanda sıklıkla kullanılmaktadır. Şiirden resme, tiyatrodan resme, kitaptan filme yapılan çeviriler haricinde veri görselleri ve bilgilendirici içerikler oluşturmak için firmalar, bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar tarafından devamlı olarak kullanılan bu çeviri türüne duyulan ihtiyacın azalmayacağı öngörülmektedir.