Doç. Dr. Necdet Neydim birçok çocuk ve gençlik kitabı yazmış ve aynı zamanda Çocuk ve Gençlik Edebiyatı üzerine kuramsal çalışmalar yürütmüştür. Çocuk kitabı yazmak zor bir süreç olmakla birlikte çok hassas olunması gereken bir alandır. Çocuk kitabı yazarken nelere dikkat etmeliyiz, sayın Necdet Neydin çocuk kitap yazmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulundu. Bu soruların cevabını röportajımızın II. bölümünde bulabilirsiniz.
1.Kitaplarınızdaki başlıklar oldukça dikkat çekici. Başlıkları seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Çocuk benim için önemli. Çocuğu önemsediğim için de çocuğun dikkatini çekecek, çocuğun hoşuna gidecek, çocuğu farklı şekillerde tetikleyecek başlıkları bulmaya çalışıyorum. Bulabiliyorsam da ne mutlu bana.
2.Sizce çocuk kitapların asıl amacı nedir? Veya ne olmalıdır? Çocuklar okuduklarından ders çıkarmalı mıdır? Yetişkinler bir çocuk kitabı yazarken ana fikir olarak mesaj vermek isterler mi?
Sondan başlayayım, maalesef, en büyük sorun zaten o. Yetişkinler çocukları kendilerine nesne olarak gördükleri için onları kendi kafalarında biçimlendirmeye çalışırlar. Bu konuda en sorunlu kitlenin yazarları olduğunu düşünüyorum. Yazarlar kendi kafalarındaki tipi çocuğa dayatıyorlar ama artık yavaş yavaş batıdan da gelen örneklerle beraber bu dayatmacı, idealize figür dayatan metinler gittikçe azalmaya başlıyor, bu da sevindirici bir sonuç. Çocuk kitapları en temel anlamda çocuğun hayata gidişini kolaylaştıran metinlerdir. Çocuk hayatı keşfetmek ister anlamak ister ve anladıkça da kendi yaşama alanını genişletmek ister.
Yazarın, yayıncının ya da genel anlamda söylersek Çocuk Edebiyatının görevinin çocuğun hayatı keşfetmesinde ona iyi arkadaşlık yapmasıdır. Çocuklar okuduklarından ders çıkartırlar mı? Çocukların hayatı keşfettikleri her noktada kendilerince bir çıkarımları vardır ama ders çıkarmak için yaşamı deneyimlemek gerekir. Yaşamı deneyimlememiş bir çocuktan ders çıkarmasını beklemek yanlıştır. Yetişkinler ders çıkarmak zorundadır çünkü yetişkinler öğrenemedikleri hayatın içerisinde hata yaptıkları zaman onlardan ders çıkartırlar. Ama çocuğa ders çıkartmak değil hayatı düzgün, doğru ve sağlıklı anlatabilmek ve o hayatın içerisinde yolculuk yaptırmak önemlidir ve o süreç içerisinde çocuk kendini kurgular ve olgunlaştırır.
3.Yapmış olduğunuz çalışmalardan da görebildiğimiz üzere çocuk eğitimi ve gelişimi hakkında oldukça büyük bir bilgi birikimine sahipsiniz. Bu arka bilgilere dayanarak mı kitaplarınızı ve çevirilerinizi ele alıyorsunuz?
Büyük bilgi birikimi biraz abartılı, ben hala öğrenmeye çalışan birisiyim çünkü bilginin bitmesi söz konusu değildir, her zaman önünüze sonsuz ufuklar açılır, belki ilginç olan şey şu olabilir; ben öğrendiğimi paylaşıyorum, kendime saklamıyorum, paylaşıyorum ve paylaşmaktan da büyük keyif alıyorum. Hem çocuklarla hem yetişkinlerle, öğretmenlerle, anne, babalarla bu bilgileri paylaşmaktan mutluyum. Umarım yanlış yapmıyorumdur ama kitaplar ve çeviriler benim için “çocuğa ve gence daha güzel, daha iyi, daha sağlıklı bir dünya nasıl kurulur”un arayışı içerisinde iken yazdığım, çizdiğim metinler diyebilirim.
4.Çocuk kitabı yazmak isteyenlere küçük tavsiyelerde bulunabilir misiniz?
Çok büyük bir tavsiyede bulunabilirim. Çocuğu anlamıyorsanız kesinlikle yazmayın. Kendinizi çocuğa dayatmayın ve gerçekten kavramadığınız bir çocuk dünyası söz konusuysa ona bir şey yazmak, ille bir şey söyleyeceğim demek yanlıştır. Kendi kendinize konuşun, daha iyi olur.
5.Editör olmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Bir kere çok okuyacaklar. Çok sorgulayacaklar, çok eleştirecekler. Hele Çocuk Edebiyatı alanında editör olmak istiyorsa çocuğu, çocuk dünyasını, çocuk çevresini, çocuk eğitimini, çocuğun anne babayla ilişkisini, çocuğun sosyal çevre ile ilişkisini, çocuğun dilini, algısını çok çok iyi kavraması gerekir, diye düşünüyorum.