안녕하세요.
Korece “merhaba” demektir.
Günümüzde giderek yükselişe geçen bir dil olan Korece, hem Uzakdoğu dilleri arasında en kolayı, hem de Avrupa dillerinin bir çoğuyla karşılaştırıldığında gramatik yapı olarak Türkçe’yle neredeyse birebir olması nedeniyle öğrenilmesi en rahatıdır. Bu benzerliğin sebebi Türkçe’nin de bulunduğu Altay dil ailesine mensup olmasıdır.
Korece, diğer Uzakdoğu dilleri olan hece hece öğrenmeniz ve liseyi bitiren bir gencin bile sadece basitleştirilmiş halini anlayabildiği Çince ve öğrenmeniz gereken 3 alfabesi olan Japonca’ya kıyasla oldukça basit bir dildir. Japonca’nın cümle yapısı da Türkçe’yle aynı olmasına rağmen 3 alfabesi olması gerçeği öğrenmeyi zorlaştırır ki bunlardan biri yine ezberlemeniz gereken Çince karakterlerin olduğu Kanji’dir.
Korece’de de daha önce uzun yıllar hem Çin hem de Japonya’nın işgali altında kalmasından kaynaklanan Çince kökenli kelimeler olmasına ve yaklaşık yirmi – yirmi beş yıl öncesine kadar Çince karakterlerin olduğu Hanja alfabesi okullarda zorunlu tutulmasına rağmen, Sino-Korece denilen, 15.yy’da Kral Sejong tarafından yaratılan dil artık önceliktedir.
Korece, Güney Kore ve Kuzey Kore’nin, ayrıca Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki Yanbian ve Changbai kentlerinin resmi dilidir. Çin ve 9 ülkeden oluşan Bağımsız Devletler Topluluğu’nca da tanınmaktadır. Ve 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre dünya üzerinde 77 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.
Korece’nin Japonca’dan farklı olarak tek alfabesi ve toplamda 40 harfi vardır. Harfler hece şeklinde birleştirilir. Bir hece, bir tanesi ünlü olmak şartıyla en fazla 4 harften oluşabilir ve soldan sağa, yukarıdan aşağıya okunur. Örneğin “안” hecesi “an” olarak okunur ve “ㅇ ,ㅏ, ㄴ “ olarak üç harften oluşmaktadır. Türkçe gibi yazıldığı şekilde okunduğu için alfabeyi ve hecelerin yazılışını öğrendikten sonra geriye sadece kelimeleri öğrenmek kalır.
Kore, kültür olarak saygı üzerine kurulmuş bir toplumdur diyebiliriz. Bu yüzden hem konuşma hem de yazma dili saygı üzerine kurulmuştur. İki çeşit hitabet şekli vardır; büyüklerinize (bu hem yaş hem de statü olarak büyük biri olabilir) ve yaşıtlarla ya da yaş veya statü olarak sizden küçük kişilere olan hitaplar. Aynı saygı gibi statü de Korece’ye önemli bir etkisi olan kavramdır. Çalıştığınız yerde sizden kıdemli ancak yaşça küçük birine de saygı ifadeleriyle konuşmanız beklenir. Bu saygılı konuşmanız gereken “büyükler” için yaratılmış ayrı kelimeler ve ekler vardır. Gereken yerlerde bu ekleri kullanmadığınız takdirde sizin saygısız ve iyi eğitim almamış biri olduğunuzu düşünebilir, hatta bunu kendilerine hakaret bile sayabilirler.
Son olarak da bizim dilimizdeki “mı, mi” gibi soru ekleri bulunmadığı için cümlelerin anlamları vurguya bağlıdır. Aynı cümle hem soru hem de bilgi anlamına gelebilir.
Ancak bu söylediklerim gözünüzü korkutmasın. Bir kere bu kuralları kavrayıp alfabeyi öğrendikten sonra Korece, dünya üzerine öğrenilmesi en kolay dillerden biri haline geliyor.
Şöyle ki, ülkemizde bugün 8 yaşından itibaren öğretilmeye başlanan İngilizce’nin kafa karıştırabilen 5 zamanı olmasına rağmen Korece’de sadece 3 zaman çekimi vardır; geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman. Bizim kendi dilimizle karşılaştırıldığında bile daha kolay kalıyor. Cümlenin Türkçe’deki gibi özne-tümleç-yüklem sırasıyla gitmesi ve sondan eklemeli bir dil olması da öğrenmeyi kolaylaştıran etkenlerdendir.
Ülkemizde Kore Dili ve Edebiyatı bölümleri aracılığıyla Korece eğitim vermekte olan iki okul vardır; Ankara Üniversitesi ve Kayseri Erciyes Üniversitesi. Bu güzel dille hobi olarak ilgilenmek isteyenler de Ankara Üniversitesi’ne bağlı TÖMER aracılığıyla ülkemizde eğitim vermekte olan, Kore’ye bağlı Kral Sejong Enstitüsü’nde öğrenebilirler.
Dijital Tercüme Filoloji Bölümü
Kardelen Alaçam-Sejong Enstitüsü Mezunu