- Örneğin Fransızca’da “pain” olarak ifade edilen ekmek sözcüğü, İngilizce’de farklı bir algı yaratabilir. Bizim kültürümüzde ise “ekmek” sözcüğünün ifade ettiği anlam büyüktür. Ekmek deyince Avrupa kültüründeki gibi yüzeysel bir imge bizlerde oluşmadığı gibi, aynı zamanda ona ve sahip olduğumuz tüm nimetlere verdiğimiz değer gözümüzün önünde canlanır.
- Her kültürün farklı davranış kalıpları bulunmaktadır. İspanyol, Japon ve Alman kültüründe büyümüş farklı kişileri saat 8’de yemeğe çağırıyorsanız hepsinin tam vaktinde geleceğini düşünmeniz bir hayalden ibarettir. İspanyol kültüründe yetişmiş birey bu plana saat 9 gibi katılırken sadece Alman kültürüne sahip birey tam vaktinde gelecek, Japonya’da yetişmiş olan ise sizi kırmaktan ve “hayır” demekten bile çekindiği için belki gelmeyeceğinden bile haberiniz olmayacaktır.
- Kültürler arasındaki bu denli farklılık toplumların karakterlerine de yansımaktadır. Batı kültürüne sahip bireyler daha çok sorgulayıp bir şeyleri irdelerken, Asya kültüründe bunun biraz tersini ve davranışlarında içe kapanıklığı görürüz. Aynı sınıfta hem Batı kültürüne hem de Asya kültürüne sahip öğrencilerin olduğunu varsayarsak, bir öğretmenin hepsine yaklaşımının farklı olması gerektiğini ve kültürel farklılıkların öğretim yönteminde de ne denli fark yaratacağını anlayabiliriz. Aynı zamanda öğrenimde kullanılan materyallerin de kültürel etkisini gözlemlemek mümkündür. Dar iletişim biçiminin kullanıldığı ders kitapları ve materyaller, Türk öğrenciler tarafından kolay öğrenilmez. Özellikle İngiltere’den gelen ve çok resimli az yazılı kitapları, geniş iletişim kültürüne sahip Türk kültüründe yetişmiş öğrenciler öğrenmede zorluk yaşar.
- Ayrıca yabancı dil öğrenmede kültürün öneminin çok büyük olduğunu da görmekteyiz. Sadece dilbilgisi kurallarından ibaret olmayan dil, aynı zamanda onu çerçeveleyen kültürden de beslenmektedir. Yabancı bir dili öğrenmek isteyen kişiye sıkıcı dilbilgisi kurallarından ziyade o dilin yaşadığı kültürü, farklılıklarını ve güzellikleri eğer aşılanabilirse kişinin dilsel gelişiminin ne kadar farklı olabileceğini de gözlemleyebiliriz.
Özetleyecek olursak; aynı anlama gelen sözcüklerin bile çok farklı şeyler ifade ettiği, davranışların ve alışkanlıkların bu denli değiştiği farklı kültürlerde, bu kültürlere sahip bireylerin aynı şekilde ve aynı yöntemlerle öğrenmesini beklemek elbette doğru olmaz. Kültürlere göre eğitim sistemleri biçimlendirilmeli ve eğitim sistemleri bu durum göz önüne alınarak geliştirilmelidir. Buna uyularak yapılan değişiklikler sağlıklı olacak ve öğrenme düzeyinin arttığı görülecektir.