İngiltere, ABD ve Avustralya gibi Anglo-Sakson/Amerikan Hukuk Sistemi uygulayan ülkelerde “cezai tazminat” şeklinde karşılığı verilebilecek bir “punitive damages” kavramı mevcuttur. Cezai tazminat, hukukun davalıya ve potansiyel suçlulara caydırıcı niteliğinde uygun gördüğü ve haksızlıklara karşı açılan davaların sayısını arttırmak sebebiyle, işlenen suçun bedelinden fazla fazla alınan bir tazminat türüdür. Örneğin büyük şirketlere karşı tekil bireyler tarafından açılan ve şirketlerin milyon, hatta milyar dolarlık tazminatlar ödemeleriyle sonuçlanan “manşet davalarının” çoğunlukla Amerika gibi ülkelerden çıkmaları bu kavramın varlığı sebebiyledir. Türkiye de dahil olmak üzere Kıta Avrupası Hukuk Sistemi’ni baz alan ülkelerde ise böyle bir tazminat genel kanıda “haksız zenginleşme”ye sebep olabilecek bir usuldür. Cezai tazminat, bu ülkelerde nadiren de olsa kimi davalarda tamamen resmi bir çerçeveye oturtulmadan uygulanmakla birlikte kavram, bu ülkelerin hukuk sistemlerinde, yani kültürel gerçekliklerinde aslında yer almamaktadır.
Dünyadaki toplumlar hiç şüphesiz ki medeniyetlerini birbirlerinden farklı ortam ve koşullarda geliştirmiş, gerçekliklerini birbirlerinden farklı biçimlerde yaratmışlardır. Bu halde tüm toplumların aynı kavramları oluşturmuş olması, tüm dillerin birbirlerinin ayna gibi tıpkıyansımaları olmaları imkansızdır. İnsanların bugün yalnızca kapı ve sınır komşularıyla değil, dünyadaki diğer herkesle iletişim kurup etkileşim içerisine girdiklerini göz önünde bulundurursak, bu küresel dünyada çalışan çevirmenlerin bu tür kavramlarla karşılaşmaları gayet olağandır.
Çeviri yaptığı erek kültürün gerçekliğinde karşılığı bulunmayan kavramlar karşısında çevirmen ne yapabilir?
Edebi çeviri gibi başlı başına bir sanat dalı olan alt türleri kapsam sebebiyle bambaşka bir yazının konusu olarak görecek olursak, bir çevirmenin eline gelen çeviri işlerinin çoğunun “işlevsellik” amaçlanan belgeler, evraklar ve diğer metinler olduğunu söyleyebiliriz.
Küresel dünyada amacı işlevsellik olan metinler, önceki cümlede verdiğimiz edebi çeviri alanındaki metinler gibi karşı dizgede yeniden yaratılmak üzere değil, işlevselliğin karşı dile yansıtılması amacıyla çevrilir. Çevirmen elindeki metni karşı dilde yaratmak amacı taşımadığında gözeteceği hedef ise kaynak metnin kültüründeki kavramları nötr bir şekilde karşı tarafa anlatmak olacaktır. “Punitive damages”a “cezai tazminat” karşılığı, işte böyle bir hedefin sonucu olarak doğmuştur. Öyleyse diyebiliriz ki, çevirmen bir kavramı karşı tarafa açıklayabildiği sürece o kavramı erek kültürün gerçekliğinde yeniden yaratmanın ötesinde bir yerde bulunur.