Okuduğumuz bir romandan veya bir şiirden haz almamız veya bir tanıtım yazısından, bir makaleden, bir ürün açıklamasından ve bir broşürden doğru ve eksik bilgi almamız o metnin kaliteli olmasıyla doğru orantılıdır. Bir metnin kaliteli olabilmesi için de içeriğinde hataların olmaması gerekir. Redaksiyon adı verilen işlem işte bu hataların önüne geçebilmek için gerçekleştirilmektedir. Çeviri sektöründe redaksiyon işlemi, çevirisi tamamlanmış ve teslim edilmiş metin üzerinden yürütülür. Bu metin içeriğindeki yazım hataları, anlam kaymaları, terminoloji hataları, tutarsız ifadeler, bağlamdan kopma, noktalama hataları, proje öncesinde müşterinin ve çeviri ofisinin belirlediği taleplerin dışına çıkma, yinelenen kelimeler, sayı hataları, eksik harfler, fazladan bırakılan boşluklar gibi hatalar elden geçirilerek talepler doğrultusunda düzeltilir. Bir çevirmen tamamladığı çeviri projesi sonrasında teslim etmeden önce hedef metni birçok kez gözden geçirir fakat dile ne kadar hâkim olursa olsun, insan kimi zaman kendi hatalarını gözden kaçırabilir. Bu yüzden, projelerin müşterilere teslim edilmesinden önce başka bir gözün yani redaktörlerin çeviri metinlerine dokunuşlarını katmaları çok önemlidir. Zira hatasız ve kaliteli çeviri, müşteri devamlılığını ve memnuniyetini beraberinde getirir.
Bir diğer önemli nokta; redaksiyon yaparken “ara vermek”tir. Uzun süreli olarak bir metnin kontrolüne ve hatalarına odaklanmak kaş yaparken göz çıkarmaya mahal verebilir. Kişi, hataları yok edeyim derken metne hata üstüne hata ekleyebilir. Bu nedenle, redaksiyon süresince biraz mola vermek, gözleri kapayıp dinlendirmek ve ilgiyi başka yönlere çekmek düzenlenmeyi bekleyen çeviri metnine farklı bir gözle bakmayı sağlayacak ve hataları daha hızlı tespit etmeye yardımcı olacaktır.
Çevirisi yapılan metnin %100 doğru olmasını ve hedef dilde olabildiğince akıcı bir şekilde okunmasını sağlayan ve TEP (Translation, edit, proofreading) sürecinin son ayağı olan redaksiyon işlemi, çeviri sürecinin hayati bir unsurudur. Bu nedenle, kesinlikle göz ardı edilmemelidir, aksi takdirde yanlış ve hatalı çeviriler sebebiyle hedef kitle verilmek istenen mesaja yabancılaşabilir bu da markaların olması gerektiği gibi algılanmalarını engelleyebilir. Markaların yanı sıra, dil hizmeti sağlayan şirketler de profesyonellik, kalite ve marka itibarı anlamında zarara uğrayabilir.
Sonuç olarak, çeviri eyleminin sadece bir dilden başka bir dile aktarım olmadığını aynı zamanda uzun ve dikkat gerektiren kalite kontrol süreçlerini de kapsadığının altını çizmek isteriz.