Ülkemizde çoktan aza doğru tehlike altındaki diller: Hertevin, Gagavuzca, Ladino ve Süryanice, Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Romani, Suret, Ermenice, Abhazca, Adige, Kabar-Çerkes dilleri ve Zazaki (Zazaca)
Bu oranların bizim için ne anlam ifade ettiğine bir bakalım. Biz insanların en takdire şayan özelliklerinden biri hiç şüphesiz ki, tecrübelerimizi birbirimizle paylaşarak büyüyebilmemiz. Bir şeyi nasıl yaptığımızı başka insanlara aktarabiliyor olmamız bize, birbirimizle yöntemlerimizi paylaşabilme ve bir iş için en uygun yöntemi bulabilme yeteneğini veriyor. Deneme yanılma ve işbirliği sayesinde binlerce yıllık bilgi, dil hazinesi içinde keşfedilmeyi bekliyor.
Bunun için kimseyi suçlayamayız gibi görünüyor. Çünkü kendi ellerimizle, modern teknolojide kullanılan dilleri bilmezsek gelişemeyeceğimiz bir dünya yarattık.
Eğer genç nesillerin asıl odaklandıkları amaç yalnızca başarılı olmaksa, teknolojik cihazlarda kullanılan sayılı birkaç dille ilgilenmeleri ve yalnızca birkaç bin insanın konuştuğu dillere sırt çevirmeleri son derece doğal.
Bu yüzden biz çevirmenlere büyük bir görev düşüyor. Kelimelerin geçmişe ve geleceğe açılan kapıların anahtarı olduğunun bilincinde olarak dillere sahip çıkmalı ve ışığı zaman içinde sönen sözcükleri gün yüzüne çıkarmalı, unutulmalarına fırsat vermemeliyiz.